Kurumunuz Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na hazır mı?
Uzun yıllardır tasarı halinde bekleyen ve 7 Nisan 2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ‘6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları kuralları düzenleme amacını taşımaktadır.
Kanun’da belirtilen istisnalar haricinde, kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyecek; üçüncü kişilere ve yurtdışına aktarılamayacaktır. Kanun’da ayrı ayrı maddelerde de belirtilmiş olan bu maddelere uyulmaması halinde, kurumlar idari para cezasına çarptırılabileceklerdir.
Kişisel verilerin işlenmesi; kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi ifade etmektedir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu; kişisel veriler, asıl sahipleri tarafından kurum ve kuruluşlara emanet edilen bilgiler olarak değerlendirildiğinde; veriyi işleyen kurumların verinin asıl sahiplerine, emanet aldıkları verilerle ilgili “hesap verebilir” olması için zemin oluşturmakta, kuralları tanımlamaktadır. Kanun, kişisel veriyi işleyen kurumlar için önemli bir dönüşümü de beraberinde getirmektedir.
Bu Kanunun yayımı tarihinden önce işlenmiş olan kişisel veriler, yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde bu Kanun hükümlerine uygun hâle getirilmeli; bu Kanun hükümlerine aykırı olduğu tespit edilen kişisel veriler derhâl silinmeli, yok edilmeli veya anonim hâle getirilmelidir. Ancak bu Kanunun yayımı tarihinden önce hukuka uygun olarak veri sahibinden alınmış rızalar, bir yıl içinde veri sahibi tarafından aksi belirtilmemesi hâlinde, bu Kanuna uygun kabul edilebilecektir.
Kurumları ilgilendiren temel soru ise: “Emanet aldığımız kişisel verilerle ilgili hesap verebilir olmak için neler yapmalıyız?” Bu sorunun cevabını verebilen kurumlar, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu da uyumlu olacaklardır.
Kurum ve kuruluşların yukarıda belirtilen temel soruya cevap verebilmeleri:
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na Yönelik Çözümler
Metodolojik Yaklaşımlar
Kanunların ve yasal düzenlemelerinin isterlerini uzun soluklu ve kurumun gelişmesi, standartların sağlanması ve zamana uyum sağlaması amacıyla kaldıraç etkisi ile kullanılan yaklaşımlardır. Bu yaklaşımların Kişisel Verilerin Korunması Kanunu için işaret ettiği metot Kurumsal Mimaridir.
Kurumsal Mimari Nedir?
Milenyum ile hayatımıza giren kurumsal mimari kavramı; kurumun stratejiden iş birimlerine, süreçlerden aktivitilere, aktivitelerde kullanılan uygulama ve verilerden bunların üzerinde koştuğu bilgi teknolojileri altyapı bileşenlerine kadar tüm ilişkileri tanımlamamızı, her türlü değişim istek ve talebinin etki analizi ile değerlendirilmesini sağlayan bir iş yapış metodolojisidir.
Kurumsal Mimari; ortak dil kullanımı, standartlar ve referanslar, iş yapış yöntemi temelleri üzerine kurulu ve her kurumun kendi dinamiklerine ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gereken karar destek sistemini besleyen ve iş yapış şeklini kurallara bağlayan bir disiplindir.
Dünyada kurumsal mimari çerçeveleri (Ing. Enterprise Architecture Frameworks) temel olarak aşağıdaki gibi 3 ana çerçeve etrafında toplanmıştır :
Kurumsal mimariyi meydana getiren öğeler dört ana grupta toplanmaktadır:
- İşletme mimarisi öğeleri; iş süreçlerini tasarlayan kullanım olguları ve görev diyagramlarını içerir. İş akışları sırasında gerçekleşen veri girişlerini, kayıtları, veri özetlerini ve yönetim kararlarını teşkil eden nesneler de işletme mimarisinin birer parçasıdır.
- Enformasyon ve veri mimarisi; kurumsal varlıkları, bu varlıklar arasındaki ilişkileri, varlıklar arasındaki veri akışlarını ve iş mantığını tasarlar. Enformasyon ve veri mimarisini teşkil eden öğeler bir araya gelerek sistem mimarisini meydana getirir.
- Sistem mimarisi öğelerini tasarlamak için varlık paketleri, ara yüzler, bileşenler ve mimari yapılardan yararlanılır.
- Teknoloji altyapısı öğeleri ise sistemleri meydana getiren uygulama yazılımlarını, sistem yazılımlarını, çevre birimlerini, bilgisayar donanımını ve bilgisayar ağlarını ve bu öğeler arasındaki ilişkileri açıklar.
Teknolojik Yaklaşımlar
6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanunu , şirketlerin altyapılarında sakladıkları müşteri verilerinin bulunduğu sistemler ve altyapılarda gereken güvenlik önlemlerinin alınmasını amaçlamaktadır.
Bu bağlamda şirket ve kurumların saklamakta oldukları kişisel verilere erişim ihlali yapılmasını engellemekle yükümlüdür. Oluşabilecek bir ihlal durumunda bu erişim adli araştırmalar gerektireceğinden bu adli çalışmaların yapılabilmesi için gerekli altyapı ile kişisel veriler korunmalıdır.
Verilerin sınıflandırılması, etiketlenmesi ve hassasiyetine göre erişimlerin en kısıtlı haklarla, takip altına alınarak ve daha sonra raporlanabilir bir şekilde saklanması sağlanmalıdır. Veri kaçaklarının önlenmesi, kişisel verilerin korunduğu alanlara erişimlerin titizlikle kayıt altına alınması ve sürekli raporlanabilir olması önemlidir.
Kimlik yönetimi ve erişim yönetimi ile verilerin bulunduğu kaynaklara erişim yönetici hakları olmaksızın, belirli onay mekanizmalarından geçerek sağlanmalıdır. Ayrıca bu kaynaklardaki bilgi güvenliği testleri titizlikle yapılmalı, gerekli zaafiyet analizleri de ilgili araçlarla yapılarak, iç denetim ve uyum kurallarına uygun olarak raporlanmalı ve belirli periyodlarla bu analizler gerçekleştirilmelidir.
Bilgi güvenliği alanında dikkat edilmesi gereken bazı başlıklar :
Hukuki Yaklaşımlar
Kurum/İşletme içerisinde hukuki olarak kanunun işaret ettiği maddelerin Bilişim departmanları ile koordinasyonunu sağlanması amacıyla ortak bir komisyon kurulması, yönetişim yapısının oluşturulması tavsiye edilir. Hukuk bakış açısıyla atılması gereken adımların isterleri hazırlanmalı, ardından tutarlı, sürdürülebilir bir uygulama politikası oluşturmak gerekir.
Hukuki anlamda öncelikle yapılması gereken hususlar şunlardır:
Yukarıda belirtilen tanımlamalar yapıldıktan sonra, Hukuki olarak kanun maddeleri ile ilişkileri anlaşılabilir ve takip edilebilir şekilde adreslenmelidir.
Paydaş analizi ve iletişim stratejisi çalışması yapılmalı ve bu konuların paydaşlar tarafından doğru anlaşıldığı, eylem planlarında görev sorumluluklarının tanımlandığı ve karşılıklı mutabık kalındığı, her türlü eylem planının paydaşlar ve uygulayıcılar tarafından ölçülebilir şekilde metriklerini oluşturulması ve takibinin aşamaları belirlendiği garanti altına alınmalıdır.
Hukuki olarak ölçüm kriterlerine uygun olarak eylem planlarının periyodik değerlendirme sonuçları üst yönetime sunulmalıdır.
Cezai Durumlar
Kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ila 140 ıncı madde hükümleri uygulanır.
Kanuna göre kişisel verileri ihlal edenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Ayrıca bu veriyi ihlal yolu ile ele geçiren kişiye de 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilebilir.
6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanunu gereği;
- 10 uncu maddesinde öngörülen aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında 5.000 Türk lirasından 100.000 Türk lirasına kadar,
- 12 nci maddesinde öngörülen veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında 15.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar,
- 15 inci maddesi uyarınca Kurul tarafından verilen kararları yerine getirmeyenler hakkında 25.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar,
- 16 ncı maddesinde öngörülen Veri Sorumluları Siciline kayıt ve bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket edenler hakkında 20.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar idari para cezası verilir.